“Sanata, Spora ve Aileye Tutkuyla Bağlı: Dr. Nazan Cihan ile Röportaj”

Zarafetiyle Öne Çıkan Doktor Nazan Cihan

Cemiyet davetlerinde zarafeti ve şıklığıyla dikkat çeken, güzelliğiyle olduğu kadar mesleki başarılarıyla da ön planda olan Uzm. Dr. Nazan Cihan’ı daha yakından tanımak istedik. Keyifli sohbetimizde hem iş hem de sosyal yaşamına dair merak edilenleri konuştuk.

Öncelikle kendinizden kısaca bahseder misiniz?
İstanbul’da doğdum. Çapa Tıp Fakültesi’nden mezun oldum. İngilizce dil eğitimi için Cambridge’de bulundum. Halen İstanbul’da, şehrin önde gelen özel hastanelerinden birinde radyoloji uzmanı olarak çalışıyorum.

Çok fit görünüyorsunuz. Formunuzu nasıl koruyorsunuz?
Düzenli spor yapıyorum. Haftanın en az üç günü mutlaka spor salonuna giderim, bu benim için vazgeçilmez bir alışkanlık. Hafif ağırlık antrenmanları yapıyorum, zaman zaman da aletli pilates tercih ediyorum. Beslenmeme de her zaman dikkat ederim. Doktor olduğum için bu konuda bilinçli davranmak benim için daha kolay oluyor. Şeker oranı düşük besinleri tercih ederim. Makarna ve pizzayı çok sık tüketmem. Akdeniz mutfağına özel bir ilgim var. Çocukluğumda ailece pazar günleri balık yemek gelenekti, hâlâ balık ve deniz mahsullerini severek tüketiyorum, fakat onları da ölçülü yemeye özen gösteriyorum.

Her zaman giyim zevkinizle dikkat çekiyorsunuz. Tarzınızı nasıl tanımlarsınız?
Teşekkür ederim. Tarzımı “sade şıklık” olarak tanımlayabilirim. Sadeliğin içinde gizlenen bir zenginlik olduğuna inanırım. Kaliteye çok önem veririm; kumaşın, dikişin iyi olması benim için önceliklidir. Sadelikten hoşlansam da yerine göre iddialı giyinmeyi severim. Davetlerde “yerine göre giyinmek” kavramına inanırım çünkü özenli giyinmek, davet sahibine duyulan saygıyı da gösterir. Bir dress code varsa mutlaka uyarım.

Beğendiğiniz modacılar ve markalar hangileri?
Elie Saab ve Zuhair Murad’ın tasarımlarını çok beğeniyorum. Victoria Beckham elbiseleri hoşuma gider. Self-Portrait markasını da severim.

Cilt bakım rutininiz nedir?
Asla makyajla uyumam. Mutlaka temizler, ardından gece serumu veya kremi uygularım. Yüz temizleme lifi ve jeli kullanırım. Canlandırıcı C vitaminli tonik parlaklık verdiği için vazgeçilmezimdir. Gündüzleri mutlaka SPF içeren ürün kullanırım. Çoğunlukla renkli nemlendirici tercih ederim. Günlük hayatımda ruj yerine hafif renk veren dudak balmı kullanırım.

Hobileriniz neler?
Fitness hayatımın bir parçası. Su sporlarına ilgi duyuyorum ve aktif olarak yapıyorum. Kışın ise kayak en sevdiğim aktivitelerden biri.

Yaz tatilini mi, kış tatilini mi tercih edersiniz?
Kesinlikle yaz tatili insanıyım. Yüzmeyi, denizi, güneşlenmeyi çok severim. Yazlık bölgeler, resort oteller, tekneler bana çok iyi gelir. Genel olarak seyahat etmeyi de çok seviyorum. Durağan bir yapım yok.

Cemiyet hayatının gözde bekarı olarak dikkat çekiyorsunuz. Evliliğe bakışınızı öğrenebilir miyiz?
Tabii. Mutlu bir aile ortamında büyüdüm, bu yüzden evliliğe ve aile kurmaya inanırım. Henüz evlenmedim, çünkü çok seçiciyim. Doğru zamanda, doğru insanla evlenip çekirdek ailemi kurmak ve çocuk sahibi olmak istiyorum.

Hangi takımı tutuyorsunuz?
Galatasaray’a sempati duyuyorum diyelim. Aslında fanatik değilim ama futbol izlemeyi severim ve anlarım. Özellikle stadyum atmosferindeki o yüksek enerji beni çok etkiler.

Sanatla aranız nasıl?
Sanata çok düşkünüm. Opera ve klasik müzik konserlerini severim. Sinema ve tiyatroya ilgim büyüktür. Dünya sinemasını ve ödül törenlerini takip ederim. Resim sergileri ve müzeleri gezmekten çok keyif alırım. Dünyada pek çok müzeyi gezdim; Salvador Dali Müzesi, New York’ta MoMA, Madrid’de Reina Sofía’da Picasso’nun Guernicası, Paris’te Louvre… Hepsi unutulmaz deneyimlerdi. Londra ve Kahire’de de müzeleri gezdim.

Hem başarılı bir doktor hem de cemiyet hayatının gözde isimlerinden biri olmak zor mu? Bu dengeyi nasıl kuruyorsunuz?
Öncelikle Tanrı’nın verdiği zekâ ve güzellik için her zaman şükrederim. Çalışkan, disiplinli, azimli bir yapım var. Tuttuğumu koparırım, kararlıyımdır. Enerjik ve yüksek organizasyon becerisine sahip biriyim. Planlı çalışmayı severim. Çok okurum, bilgi edinirim, bu da hayatımı kolaylaştırır. En önemlisi ise sevmek: mesleğimi de kendimi de çok seviyorum.

Eğitim hayatınızdan bahseder misiniz?
Çapa Tıp Fakültesi’nden mezunum. İngilizce eğitimi için Cambridge’de bulundum. Ailem her zaman eğitime çok önem veren bir aile olmuştur. Kaliteli, yüksek eğitim bizim için olmazsa olmazdır.

Yakın zamanda annenizi kaybettiniz. Bu süreci nasıl atlattınız?
Ben annesini çok seven bir kızdım, annem de beni çok severdi. En zor zamanlarımda yanımda oldu. Beraber çok güzel tatiller yaptık. Annem gerçek anlamda “anne gibi anneydi.” Eğitimimde çok destek oldu. Onu kaybetmek büyük bir eksiklik. 79 yaşında vefat etti, bu bize çok erken geldi. Çok sağlıklıydı, kaybı benim için beklenmedik oldu. 5-6 ay içinde her şey gelişti, çok zor zamanlardı. Hâlâ annemi anıyor, dualar ediyorum. Kalbimde hep yaşayacak. Çok iyi, çok şefkatli, masum bir insandı.

Mesleğim bu süreçte beni ayakta tuttu. O da beni güçlü görmek isterdi diye düşünüyorum. Benim için güçlü kadın; zorlanmasına rağmen ayağa kalkıp kendini yeniden inşa edebilen kadındır. Güçlü kadın demek, duygularını bastırmak değil, onları cesaretle yaşayabilmek ve her zorluğun üstesinden gelebilmektir.